Lorduma;
Üst kattaki odadan tıkırtılar geliyor ben burada kaybolurken. Sessizce buğulu dumanı içine çekersin, bu yetmez üstüne şişeyi dikersin. Boğazımı yakarak geçen bu damla sonuncusu değilse hiç problem yok. Bu huzurdan sana bahsetmiştim. Son ses müzik çalıyor müzik setinde, beraberinde kulaklarımın içinde. İsteyen kendinden geçebilir. Ben huzurumu zirveye çıkarmak için bekliyorum. Henüz sadece kapıyı çaldım.
Müzik devam ediyor. İnsanlar etrafımda, her yerimde. Hepsi dans ediyorlar, öpüşüyorlar, sevişiyorlar... Umurumda değil. İçkimi kafama dikip yatağıma yöneliyorum. Bütün o boşalttığım şişeler nerede acaba? Artık görmüyorum. Kulağımı tırmalayan bir ses; "God is empty like me...". Biri şarkıya eşlik ediyor sanırım. Onu kenara itip yatağa yürümeye devam ediyorum... İçimden gülümsemek geldi... Bunu yapınca iyice terledim. Siyah pelerinimi çıkarıp savuruyorum bir köşeye. Omuzlarım ve boynum kendini müziğe kaptırıyor. Hafiften ritme uyarak sallanmaya başlıyorum. Bir yudum daha... Bu ne sıcak. Bu ne huzur. Siyah tişörtüm beni boğmak üzere. Huzuru sağlamayan her şeyi savurduğum gibi onu da çıkartıp atıyorum. Dans ederek yatağa doğru yürüyorum. O mu çok uzakta yoksa ben mi artık başka alemdeyim? Yoksa en kötüsü ikisi de mi? Neyse, yürürüm sorun değil.
Omzumda bir el. Kim olduğuna bakamadan belimden yakalıyor başka bir tanesi. Kulağımda bir nefes hissediyorum. Uzun uzun öpüyor boynumu. Isırıyor, ıslatıyor, acıtıyor, kanatıyor... Zevkten kendimi kaybetmiş bir durumda son enerjimi harcayarak arkamı dönüyorum. Siyah pelerinli bir vampir bu. Köpek dişleri uzamış. Zaten uzaklarda olan bilincim bir daha ortaya çıkmamaya yemin edip yok oluyor o anda. Pelerinini çözüyorum, eteğimi çıkartıyor, gömleğini çıkartıyorum, büstiyerimi yırtıp atıyor, pantolonunu çıkartıyorum. Sıranın onda olduğunu düşünerek ona bakıyorum. Bana bir vampirin en sıcak gülümsemesini gönderiyor. Kendime baktığımda çırılçıplak olduğumu ve çoktan yatağa geldiğimi görüyorum. Bu bir işaret mi?
İki eliyle belimi tutup
beni kendine çekiyor. Sonra dudaklarımı öpmeye başlıyor. Saatler geçiyor, müzik
devam ediyor, insanlar dans ediyor ve biz öpüşüyoruz. Onu yatağa doğru
çekiyorum. Önce oturuyor sonra üstüme çıkıp bütün vücudumu öpmeye başlıyor. Kan
kokuyor, içki kokuyor... Gözlerim kapanıyor. Isırıyor... Çok acıyor... Ertesi sabah olduğunu düşündüğüm bir zamanda uyanıyorum. Bacaklarımın arasında bir oyuncak ayı var. Ben çırılçıplağım. Müzik yok, insan yok, boş şişe yok... Duvarlar bembeyaz, yumuşak. Sanırım aklımı kaçırdığım için akıl hastanesine kapatıldım yada daha kötüsü daha kapatılmadım! Bunları düşünürken altımdaki minderler hareket ediyor. Hemen kalkıp bakıyorum. 5 cm büyüklüğünde kırmızı zümrütten bir kutu. İçinde uzun bir vampir dişi ve A+ kan pıhtıları. Tuhaf, bu benim kanım. Daha da tuhaf olanı bu kanın türünü algılayabildim... Yoksa! Tam umduğum gibi. Onlar hayal değildi. Beni seven ve beni de kendisi gibi yapan bir vampir var. İstediğimde yanımda olacak ve beni alıp götürecek. Bunu denemeliyim. Gözlerimi kapıyorum. Sonra açıyorum...
Tam tahmin ettiğim gibi. Kollarındayım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.